Türkiye’nin Önü Açık
2008’in son çeyreğinde ABD piyasalarında başlayan ve zamanla dünyanın tamamını etkileyen tarihin ilk küresel ekonomik krizi, Türkiye üzerinde de olumsuz etkilere neden oldu. 2002’den bu yana yaklaşık 7 yıl devam eden kesintisiz büyüme süreci, 2009 yılında son buldu. Dünya ekonomileriyle artan entegrasyon, nasıl ki geçtiğimiz dönemde hızlı büyümeyi sağlayan faktörlerden biri olmuşsa, şimdi de ülkemizin bu küresel krizden en çok etkilenen ülkelerden biri olması sonucunu doğurmuştur.
Öte yandan küresel kriz, Türkiye’nin dünyadaki ve bölgesindeki konumunu değiştirmemiştir. Herhangi bir doğal kaynağa veya dış desteğe dayalı olmadan, sadece müteşebbisiyle, kalifiye insan kaynağı ve genç nüfusunun kendisine sağladığı dinamizmle dünyanın 17. Avrupa’nınsa 6. büyük ekonomik gücü haline gelen Türkiye, bu kriz ortamını da aşacak kapasiteye sahiptir.
2009 yılı Ekim ayında İstanbul’da yapılan IMF-Dünya Bankası toplantılarında, G-20 ülkeleri içerisindeki Brezilya, Rusya, Çin, Hindistan ile birlikte Güney Afrika ve Türkiye’nin de “çekirdek ülkeler” olarak dünya ekonomisinde daha aktif olacağı dile getirildi. Aynı toplantıda IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Türkiye’nin, 2010’da en yüksek büyüme hızlarından birini yakalayacağını söyledi.
Türkiye; Avrupa’nın, Karadeniz’in, Kafkaslar’ın, Orta Asya’nın, Orta doğu’nun ve Akdeniz coğrafyasının kesişme noktasındadır. Kısaca, hem kuzeyle güneyin, hem de doğuyla batının birleştiği merkezde Türkiye vardır. İtalya’dan Çin’e kadar olan bölgede bir sanayi devi olan Türkiye, Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey, Afrika bölgesindeki sanayi ihracatının yüzde 64’ini tek başına yapmaktadır.
Öte yandan Türkiye’deki düzenlemeler yatırımcılar için son derece uygun durumdadır. Yerli veya yabacı bir girişimci, bir gün içinde şirket kurabilmektedir. Dünya Bankası’nın İş Kurma Veritabanı 2009 listesine göre Türkiye; Çek Cumhuriyeti İtalya, Polonya, Romanya, Slovakya ve İspanya gibi ülkeleri arkasında bırakmakta ve OECD ülkeleri ortalamasının üzerinde yer almaktadır. Bu sayede Türkiye’ye 3 yılda 50 milyar doların üzerinde yabacı sermaye girişi olmuştur. Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı şirket sayısı 20 bine yaklaşmıştır.
Türk Özel Sektörünün çatı kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, 15 Ekim 2009 günü Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birli Eurochambres’ın Başkan Yardımcılığı’na seçildi. Bu seçim de Avrupa iş dünyasının Türkiye’nin bölgesel olarak yükselişine verdiği önemin bir başka göstergesidir.
Türkiye’nin Altyapısı Güçlü
Türkiye’nin stratejik konumu, yatırımcılar için son derece çekici düzeyde bulunuyor. Türkiye yeni ve yüksek teknolojiyle donatılmış ulaşım, iletişim ve enerji altyapısına sahip. Türkiye’nin enerji sektöründeki stratejisi, tüketicilere güvenlik ve yüksek hizmet kalitesi sağlamak üzerine kurulu durumda Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli, bu anlamda, yatırımcılar için yeni olanaklar sunuyor. Elektrik Enerjisi Üretimi için Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı Hakkında Kanun da bu anlamda yatırımları destekliyor ve daha çekici hale getiriyor.
Türkiye’deki Enerji Projeleri
Önümüzdeki on yıl boyunca Türkiye, büyük çaplı enerji yatırımları gerçekleştirecek. Öte yandan birçok doğalgaz ve petrol boru hattı projesi de devam ediyor. Projeler tamamlandığında, hem Türkiye hem de Avrupa’ya güvenli enerji kaynakları sağlanmış olacak.
İletişim Altyapısı
Türkiye’deki cep telefonu kullanıcısı sayısı, Ulaştırma Bakanlığı’nın 2008 yılı verilerine göre 66 milyona, kamu telefon hattı sayısı ise 22 milyona ulaştı. İnternet kullanıcılarının sayısı 30 milyona ulaşırken, geniş bant kullanıcı sayısı 6 milyonu aşmış durumda. Türkiye’deki iletişim sektörü, Türk Telekom hisselerinin yüzde 55’inin özelleşmesiyle birlikte büyük bir gelişme gösterdi. Cep telefonları ve İnternet ile iletişim sektöründe hizmetlerin çeşitlenmesi yeni yatırımlar için çekici alanlar yarattı.
Ulaşım Altyapısı
Türkiye’de hava yolu ile seyahat edenlerin sayısı, 2008 yılında 80 milyon kişiye ulaştı. 13’ü uluslar arası olmak üzere 412 hava alanına sahip olan Türkiye’de 64 bin kilometre yüksek hızlı kara yolu ile 11 bin kilometreye yakın demir yolu ağı bulunuyor. Türkiye’de servisteki hızlı tren hatlarının uzunluğu da çok kısa zamanda 1.211 kilometreye ulaşacak. Şu anda Ankara-İstanbul hattının Ankara-Eskişehir bölümü ulaşıma açılmış durumda ve yakın bir zamanda bu hattın tamamlanması bekleniyor. Yapını planlanan hatlarla birlikte Türkiye’deki hızlı tren hatları uzunlu bir kat daha artacak.
Rekabet Gücü Yüksek İş Gücü
Türkiye, 24 milyonu bulan ve yarısından fazlası 30 yaş altında, yetenekli, istekli ve yetişmiş bir iş gücüne sahip. Bu iş gücü rekabet gücü yüksek insan kaynağını sunuyor. Türkiye’de kurulu iki yabancı sermayeli otomotiv fabrikasının, kendi şirket bünyeleri içinde dünyadaki en verimli ve kaliteli fabrikaları arasında gösterilmesi de bunun somut bir örneği. Türkiye’nin ikili sosyal güvenlik anlaşmalarına sahip olduğu ülkelerdeki çalışanlar da kendi ulusal sosyal güvenlik yapıları içerisinde kalmak için seçme şansına sahip bulunuyor.
Yatırım Teşvikleri
Türkiye’de kamu idaresi tarafından uluslararası düzenlemelerle uyum içerisinde olmak koşuluyla birçok teşvik, destek ve yönlendirme hizmeti sağlanmaktadır. Yeni düzenlemelerle yeni yatırımlar için sektörel ve bölgesel yatırım teşvikleri sağlanıyor. Genel olarak, vergi teşvikler yerel ve yabancı yatırımcılar için eşit düzeyde bulunuyor. Bu eşit muamele Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile sağlanıyor ve destekleniyor.
Genel yatırım teşvik programı şu başlıklardan oluşuyor:
- Öncelikli gelişim bölgeleri için teşvikler,
- KOBİ teşvikleri,
- Ar-Ge destekleri,
- İhracat ve tarım aktiviteleri için devlet teşvikleri.
Özel yatırım alanları ise çeşitli teşvikler ve iyi bir altyapı ile yatırıma elverişli bir ortam oluşturmak amacıyla kurulmuş bulunuyor.
Teknoloji Geliştirme Alanları-Teknoparklar
Türkiye’de Teknoloji Geliştirme Alanları (TGA), Ar-Ge aktivitelerini desteklemek ve yüksek teknolojili alanlara yatırım çekmek için kuruldu. 18’i uygulamalı, 13’ü kabul edilmiş ve inşa halinde olmak üzere 31 tane TGA bulunuyor. Ankara’da 6, İstanbul’da 3, Kocaeli’nde 3 TGA faaliyet gösteriyor.
TGA’ların Avantajları
TGA’larda;
- Ofisler kiralanmaya hazır ve altyapı hizmetleri hazır durumda. Yazılım ve Ar-Ge aktivitelerin den sağlanan kâr, 31 Aralık 2013’e kadar gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutuluyor.
- TGA’nın dışında üretilen yazılım uygulamasının teslimatları 31 Aralık 2013’e kadar KDV’den muaf bulunuyor. Örnekler sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, farklı iş sektörleri, internet, cep telefonları ve askeri yönetim kontrolleri için yazılımları içeriyor.
- Yazılım ve bölgede görevli Ar-Ge personeliyle birlikte araştırmacıların maaşları, 31 Aralık 2013’e kadar tüm vergilerden muaf tutuluyor.
- IT spesifik sektörler için KDV’den muafiyet, gelir ve kurumlar vergisi dönemlerinde uygulanıyor.
Sanayi Bölgeleri
Sanayi bölgeleri, geniş alanda teknoloji yoğunluklu yatırımlar yapılması için kurulmuş bölgeler. Bir sanayi bölgesinde yapılan yatırımların, ileri teknoloji sektöründe olması ve en az 1.500 metre karelik bir yatırım sahasında yapılması gerekiyor. Sanayi bölgeleri, ayrıca organize sanayi bölgeleri (OSB) için ayrılan avantajlardan yararlanıyor.
OSB’lerin Avantajları
Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) sanayinin çeşitli şehirlere yayılmasında önemli bir katalizör görevi görmüştür. Halen Türkiye genelinde yaklaşık 140 OSB’de 37 bin firma faaliyet halindedir. Birebir tek-durak ofis niteliğindeki OSB’lerde altyapı bağlantı ve izin/ruhsat alma süreleri çok daha kısadır. Türkiye’deki OSB’lerin başarısının bir göstergesi olarak Manisa OSB’nin dünyanın yatırım yapılacak en iyi 10 sanayi bölgesinden biri seçilmesi gösterilebilir.
Türkiye’deki yatırım teşvikleri yapısına ek olarak (genel yatırım teşvikleri, geniş ölçekli yatırım teşvikleri, bölgesel ve sektör-bazlı teşvikler, istihdama yönelik teşvikler, Ar-Ge teşvikleri vb.) OSB’de çalışan yatırımcılar ayrıca şu avantajlardan da yararlanabiliyor.
- Arazi alımlarında KDV’den muafiyet,
- Fabrikanın kuruluşundan itibaren 5 yıl boyunca emlak vergisinden muafiyet,
- Düşük su, doğal gaz ve iletişim maliyetleri,
- Arsaların birleşimi ve/veya ayrımı için vergi ödememe (toplam maliyetin yüzde 0,54’ü)
- Fabrikanın inşası ve kullanımı için belediye vergisinden muafiyet.
Serbest Bölgeler Özel Alan Statüsünde
Türkiye’deki serbest bölgeler, ülkenin siyasi sınırlarının içinde olmamasına rağmen gümrük sahasının dışındaki özel alanlar oluşturuyor. Gümrük bölgesindeki ticari, finansal ve ekonomik yöndeki yasal ve idari düzenlemeler serbest bölge içinde uygulanmıyor veya bir bölümü uygulanıyor. Türkiye Uluslar arası ticaret yollarının ulaşımı kolay ve Akdeniz, Ege ve Karadeniz üzerindeki başlıca ulusal limanlara komşu olan AB ve Orta Doğu piyasalarının yakınında faaliyet gösteren yirmi tane serbest bölgeye sahip bulunuyor.
Serbest bölgeler, gümrük vergisi ve diğer muhtelif vergilerden yüzde 100 muafiyet, üretim yapan firmaları için kurumlar gelir vergisinden yüzde 100 muafiyet, KDV ve diğer tüketim vergilerinden yüzde 100 muafiyet (serbest bölgede üretilen ürünlerinin gemide teslim değerinin en az yüzde 85’ini ihraç eden şirketler için), ürünlerinin sınırsız süre serbest bölgede kalabilmesi, firmaların Türkiye dışındaki serbest bölgelere de kârlarını aktarabilmeleri gibi avantajlar taşıyor.
Gümrük Yasal Altyapısı
Türkiye, AB ile birlikte 1 Ocak 1996’da gümrük birliğine katılarak gümrük yasası ve yasal düzenlemelerini AB Gümrük Yasası’na uygun hale getirdi. O günden bu yana Türk gümrük yasaları AB gümrük uygulamalarıyla uyum içerisinde bulunuyor. Gümrük birliğine geçişle birlikte sanayi ve tarım ürünleri ve iki taraf arasındaki gümrük ve gümrük dışı kotalar kaldırıldı. Türkiye, üçüncü ülke ithalatı için AB Gümrük Birliği Vergisi’ni uyguluyor.